K A V R A M S A L ![]() EGOFUGAL Gelecek Oluşum İçin Egodan Kaçış Yuko Hasegawa Küratör, 7. Uluslararası İstanbul Bienali 20. yüzyıl uygarlığını geliştirmek ve ileri götürmekte anahtar rol oynamış, ama aynı zamanda önemli sorunlar ve rahatsızlıklar da yaratmış olan üç temel unsur 'insan', 'para' ve 'maddecilik'in yerini yeni unsurlar alacaktır. Geçmiş yüzyıldan devralınan sorunlarla uğraşırken, hem gerçek yaşamda hem de tinsel olarak varolmaya devam edebilmek için yeni yönler aranacak, arayışımız bizi doğal olarak 'kolektif bilinç', 'kolektif zeka' ve 'birlikte varoluş'a götürecektir. İlk üç unsurdan ikinci üç unsura geçerken, anahtar kavram olan modern ego kavramını yeniden düşünmek zorunda kalıyoruz. Bireysel ego ve kişisel özgürlüğün önem kazandığı 20. yüzyıl, benmerkezciliğin yol açtığı aşırı maddecilik, hırs, rekabet ve etnik çatışma gibi çeşitli sorunları da beraberinde getirdi. Bu sorunları aşmak için şu soruyu soruyoruz: Kendimizi egomuzdan nasıl özgür kılabiliriz? Budizm bu soruya kendiliksizlik ve dolayısıyla egonun ortadan kaldırılması felsefesiyle bir cevap sunmuştu. Ancak, bireycilik çağında yaşayan modern insan için Kendilik varlığın yadsınamayacak kadar önemli bir parçası. Kendimize verdiğimiz değerden vazgeçmeden egomuzdan nasıl kurtulabiliriz? Egokaç (Egofugal) terimini bu çelişkiyi ifade edebilmek için geliştirdim. Terim, ego ile Latince'deki fugal sözcüklerinin bir bileşimi. Fugal aynı zamanda İngilizce'de füg için, yani özgün bir melodinin kontrpuanları tarafından izlenmesiyle yavaş yavaş değiştiği bir müzik tarzı için kullanılan bir sıfat. Egokaç egonun varlığıyla ağırlık kazanan; ama aynı zamanda egodan uzaklaşmanın hafifliği ve ritmini, yeni bir yaşam ve yeni bir anlam kaynağı yaratarak kendini tıpkı bir füg gibi dönüştürmeyi de ifade eden alışılmadık bir sözcük. Bireysel varoluş sınırlarının ötesine geçen ilişkiler arayışına doğru belirgin bir küresel yönelim var. "Gelecek Oluşum" biyolojik evrimi açıklamak için de kullanılan kaos teorisinden kaynaklanıyor. Kaos teorisi, biyolojik evrimde ana bir dönüşüm (örneğin cansız varoluştan canlı varoluşa ve tek hücreli yaratıklardan çok hücreli yaratıklara) meydana geldiğinde, daha karmaşık bir sistemi desteklemek üzere, rastlantısal olasılıklardan beklenmedik yapı ve işlevlerin ortaya çıktığını gösteriyor. Ego kavramı, modern kendilik, merkezi bir sinir sistemi olan bireysel bir beden birimi üzerinde temellendirildi. Modern Batı tarihinde, ego her insan bedeninin bireysel olarak eksiksiz olduğu önkabulu üzerine gelişti. Oysa insanlık, bu bireycilik ve modern ego çerçevesi içinde artık doyma noktasına ve dolayısıyla sınıra ulaştı. Tinsel yalıtılmışlık ve yitim, çevre kirliliği ve ekosistemden kopma (ki bunlar, örneğin, diğer türlerin yok olmasına da yol açar) gelecek oluşum için kendimizi bireysel varoluşun ötesinde yeniden düzenlememiz konusunda bizi uyarıyor. Kolektif
Bilinç Kolektif
Zeka İnternet ve bilişim devrimi yoluyla dünya bilişimi ve ekonomisiyle bağlantı kurmaya çalıştığımız küreselleşme ile sınır aşırı ve disiplinlerarası hareketler, gelecek oluşum için sadece küçük birer ipucu oluşturmakta. Bu hareketleri gerçek gelecek oluşuma dönüştürecek olan şey ise modern ego değil egokaç varlık. Birlikte
Varoluş Egodan
Ayrılmanın Dört Biçimi Burada, yer değiştirme yoluyla karşılıklı alışverişte ve birleşik kültürlerin oluşmasında görüldüğü gibi, daha geniş anlamda etkili bir işbirliği de içerilmekte. Karşılıklı yer değiştirme ve göç, hareketli bedenleri ve varılacak toprakları yeniden canlandırıyor. Burada çok önemli bir uyarı yapmak gerekiyor: Söz konusu kimseleri ve yerleri sömürmemek ve bir iktidar hiyerarşisi geliştirmemek. Egodan ayrılma biçimlerinden biri de uyku, bir özbilinç yokluğu durumudur. Uyku, dua ve meditasyon gibi bilincin askıya alınma koşullarını içerir. Uykunun paradoksu, hiçbir zeka ya da istenç taşımayan umarsız bir durum gibi görünmekle birlikte, mutlak bir durum olarak görülebilmesinde yatar. İnternette dünyanın en uç noktalarına kadar görsel bilişim arayabiliriz. Bilişimin çokluğu ve yüzeyselliği bizde bir boşluk ve tükenmişlik duygusu yaratır. Bilinç dünyasına bağlanmak yerine, kendimizi uykunun duyulardan uzak dünyasında kolektif bilinç içinde bulabiliriz. Bu aynı zamanda bir verme edimi olarak da düşünülebilir; çünkü bilinçsiz bir kendilik, savunmasız olarak ötekilere ya da dünyaya sunulmaktadır. Egodan ayrılmanın diğer biçimleri, sanata ve salt teknolojiye ilişkin becerilerdir. El sanatları ve geleneksel çıraklık bireylerden bireylere aktarılır. Şimdi ise teknoloji, imgelem ve etiğin oluşturulmasında sanat yapıtlarından daha fazla katkıda bulunuyor. Zanaatkarlar ile sanatçıların henüz belirgin bir biçimde birbirinden ayrılmamış olduğu zamanlarda, sanatçının adından çok yapıtın kendisi ustalıkla konuşurdu. Bu sergide de, izleyicinin bilincini etkileyen mükemmel yapıtlar tür ayrımı yapılmadan -moda, mimarlık, tasarım, ya da el sanatları- aynı biçimde değerlendirilecek. Bireyi aşan ve tüm dünyayı içine alan bir yapı olarak mit, egodan ayrılmanın dördüncü biçimi. Mit günlük yaşamı temsil etmek için seçilmiş bir metafor değil, birbiri içine geçmiş olağanüstü imgelem ve alegoriler dünyasıdır. Yani insanların ürettiği alışıldık öykülerle sınırlı değildir. Mit görsel ve/veya işitsel duyuların yokluğu gibi özel durumları da içerir ve robotlar, siborglar ve diğer türler gibi farklı bedensel düzenlemelerin duyularını ve dünyalarını kapsar. Bu anlamda metafor fazlasıyla insani. Öte yandan, alegori çoğunlukla olanaksız, insanüstü ve insandışı. Egokaç kavramı bağlamında alegori, egokaç varlıkların yarattığı yeni mittir ve kendini modern ego mitinden ayırır. 7. Uluslararası İstanbul Bienali, Batının bireyciliğini ve etkili işbirliği yöntemlerini, Doğu'nun bilinç paylaşma ve doğayla birlikte varolma bilgeliğiyle birleştirerek, 21. yüzyılda hayatta kalabilmek için çeşitli vizyonlar ve stratejiler öneriyor. Batı ile Doğu kültürlerinin bu kesişme noktasında, tarihsel ve neredeyse kaotik değiş tokuşlarla zenginleşmiş bu yerde, geleceği sunmak üzere bir gösterge haritası açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Egokaç olmak yukarıda saydığımız dört kavram dışında başka unsurları, anlamları ve yorumları da içerebilir. Egokaç olmak kendiliksiz olmak, kendinden vazgeçmek ya da ödün vermek değildir. Egokaç olmak, güçlü egokaç öznelerin doğruladığı kolektif bilinç, kolektif zeka ve birlikte varoluş vizyonlarındaki dünya görüşüdür. 7. Uluslararası İstanbul Bienali yukarıda sözü edilen durumları öneren yapıtlarla izleyicinin bilincini bir araya getirmeyi hedeflemektedir.
|